12 Aralık 2015 Cumartesi

KAHVALTI KEYFİ SERİSİ - 13

Gününüz aydın olsun efendimJ

Sobaya yakın oturun şu aralar malum dışarısı fena.. Dışarısı kasvetli ve soğuk diye morellerimizi bozmuyoruz, içeriyi ısıtıp, güzel bir kahvaltıyla kendimizi şımartıp, mutlu oluyoruz. Cumartesinin hakkını verip serotonin salgılıyoruz bol bol.. Kahvaltıdan sonra köpüklü kahvelerimizi içip kahvaltının mutluluğunu arttırıyoruz.

Ben çalışıyorum bugün o yüzden hayalini kuruyorum şuanda güzel bir sofranın ve kahvaltı sofrasının keyfinin ama yapabilenler için evde olanlar için tadını çıkarın diyorum. Bol muhabbetli, şen kahkahalı olsun sofralarınız J


Keyif sofralarımızdan biriJ Bakalım beğenecek misiniz?


Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)



Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_



Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 




Devamını oku...

11 Aralık 2015 Cuma

ZEYTİNLİ LORLU DIŞI KIYIR İÇİ YUMUŞ POĞAÇA

Kışın içilen çay daha bir lezzetli geliyor mu size de? Avucunuzun içine alıp elinizi ısıtınca tadı da daha bir hoş olmuyor mu? J içinizi ısıtınca bir oh demiyor musunuzJ işte bu çayı yalnız içmeyin diye size bir zeytinli lorlu poğaça tarifi vericem çok seviceksiniz. Pıt pıt atıcaksınız çayın yanında J Kahvaltıya yaparken az yapın ama diğer hazırladıklarınız kalıyor,herkes bu poğaçalara yumuluyor demedi demeyin J


Ben zeytinli poğaça sevmem diyenlere bir deneyin diyorum diyorum başka da bir şey demiyorumJ
Arka arkaya iki akşam yaptım daha ne diyimJ

Hem pratik mayalanma süresi yok, hızlı pişiyor, tadı garantili, hem kıyır hem yumuşak daha ne olsun diyorum veriyorum tarifiJ

Malzemeler;
·         200 gr tereyağı
·         ¾ su bardağı zeytinyağı (sıvı yağda kullanabilirsiniz.)
·         3 yumurta (sarılar üzerine beyazlar hamura)
·         2 tatlı kaşığı tuz (tepeleme değil)
·         1,5 su bardağı yoğurt
·         1,5 paket kabartma tozu
·         4-5 su bardağı un
İç Harcı
·         1 kase kıyılmış siyah zeytin
·         1 kase lor
·         1 yemek kaşığı zeytinyağı
·         Tuz, karabiber,pul biber,kimyon

İç harçla başlayalım, zeytinlerin çekirdeklerini ayıklayıp bir zeytini 3’e ya da 4’e bölelim. Kıydığımız zeytinleri lorla karıştıralım. İçine baharatlarımızı ve bir kaşık zeytin yağımızı ilave edip güzelce karıştıralım.






Hamura geçmeden fırını açalım 170 dereceye getirelim ısına dursun.

Yoğurma kabına tereyağı, zeytinyağı, yoğurt, yumurta akları ve tuzu koyup elimizle biraz karıştıralım sonra unu ve kabartma tozunu ilave edelim. Unu önce üç bardak koyup güzelce yoğuralım hamurun kıvamına göre kalan unu yavaş yavaş ilave edelim. Yumuşak ele yapışmayan bir hamur elde edicez, meşhur kulak memesi kıvamına gelince tamamdır.

Mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp elimizde açalım, içine harcımızdan koyup yuvarlayalım ve yağlı kağıt serili tepsimize sıralayalım.

Ayırdığımız yumurta sarılarını bir yemek kaşığı kadar zeytinyağı ile güzelce çırpalım ve tepsiye sıraladığımız hamurlarımızın üzerine sürelim. İsteğe bağlı olarak üzerine susam ya da çörek otu serpebilirsiniz.  Susam gayet hoş oluyor.
 Isınmış fırına verelim 25 dkya ayarlayalım ancak 20 dk’dan sonra kontrol edin. Fırından fırına pişirme süresi fark ediyor. Benim fırınımda 20 dk’da pişti. J


Fotoğrafı bekleyemeden bir kaçı mideye gönderilen tepsi :)




İnce belli bardağımıza çayımızı doldurup ilk sıcağı çıkan poğaçalarımızı mideye indirebilirizJ












Herkese afiyet olsun..

Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 


Devamını oku...

21 Kasım 2015 Cumartesi

KURABİYE AŞKINA..:)


Aşk mı kurabiye mi tabi ki kırmızıJ


Aşk kokulu kurabiyelerimi beğendiniz mi? J








Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)

Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 

Devamını oku...

20 Kasım 2015 Cuma

KAHVALTI KEYFİ SERİSİ - 12

Sıcacık çaylarla ısındığımız, camın ardından yağmuru karı izlediğimiz kahvaltılar başlıyor hatta biraz biraz başladı. Kupayı güzelce avucumuza alıp elimizi ısıttığımız günler geldiJ 

Kahvaltıların en ehli keyfi, en miskini, en tatlısı, en uzunu, en tadına varılanı, en muhabbeti hoş olanı, en hazırlaması zevkli olanı pazar kahvaltıları ile mutluluk hormonlarımızı salgılıyoruzJ

Benim kahvaltı keyfi serime bir yenisini daha ekliyorumJ Birkaç keyif soframızı paylaşmak istiyorum.

Uzun uzun muhabbetlerle tadını çıkaracağınız bol keyifli kahvaltılarınız olsun.


Umarım beğenirsiniz benim minik sofralarımıJ





Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 
Devamını oku...

17 Kasım 2015 Salı

BİR AKŞAM YEMEĞİ MASASI HİKAYESİ :)


Merhaba herkese..
Sofra kurmayı sevenlerin parmaklarını göreyimJ İşin en keyifli kısmı bence mutfaktan servis tabaklarına konmuş salataların, aperatiflerin, zeytinyağlıların, hamur işlerinin yani mutfakta ki çırpınışların sergilendiği bu kısımJ

Arkadaşlarımızı ağırladığımız soframızı paylaşmak istiyorum sizinle.

Ana yemek olarak mangalda kalça şiş ve köfte vardı, yanında pilavla. Destek kuvvetlerde resimlerdeJ


Umarım beğenirsiniz. J



Masada;
·         Yaprak Sarma
·         Kırma Börek
·         Rus Salatası
·         Çoban Salata
·         Köz Patlıcan Salatası





Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 
Devamını oku...

5 Kasım 2015 Perşembe

ARPA ŞEHRİYELİ HAVUÇ ÇORBASI

Çorba sezonu açıldı J  Dumanı tüten ısıcacık çorbalar baş role geldi yeniden.  Yazın ara verilen ya da seyrekleşen çorba tüketimi bu aralar ivmeleniyor.  Kendimizi koruyup kollamamız lazım, grip salgınları başladı başlayacak. Meyve sıkacaklarının dolaptan çıkma zamanı geldi. Acı oluyor ama c vitamini deposu diye birer birer greyfurtları portakal sularının içine karıştırma vakti. J Dikkat edin kendinize J

Havucun çorbadaki hafif tatlımsı tadını ben çok seviyorum. Denemediyseniz şiddetle öneririm. Farklı bir lezzet. Bende bunu geç keşfedenlerdenim ama çok sevdim J
Çorbada kıvam tutturamıyorum diyenlerin sıkıntı yaşamayacağını belirteyim. Aynen uygulayın tarifi süper olacak bana güvenin.


Ben ilk kardeşimin elinden içtim ve hemen tarifi not aldım, kendi çorba belleğimde yerini aldı sık sık sofrada yerini alıyor.

Malzemeler;
·         1 havuç
·         1 çay bardağı arpa şehriye
·         1 su bardağı yoğurt
·         1 yumurta sarısı
·         1,5 yemek kaşığı un
·         5 su bardağı sıcak su

2-3 yemek kaşığı kadar zeytinyağında havuçları ve arpa şehriyeleri biraz kavuruyoruz. Havuçlar diriliğini kaybettiğinde sıcak suyu ilave edip havuçlar pişene kadar 15-20 dk civarı kaynatıyoruz. Arada kontrol edin. Havuçlar piştiyse tamamdır.

Bir kase de yoğurdu, unu ve yumurta sarısını karıştırıyoruz. Kaynayan havuçlu sudan bir kaşık içine koyup karıştırıyoruz. Karışımı direk kaynayan suya dökersek yoğurt kesilir. Bunun için karışım sulanıncaya kadar bunu tekrarlıyoruz. 6-7 kaşık yaparsanız yeterli olur. Sonra karışımı pişen havuçlu suyumuza ilave edip karıştırıyoruz. 3-4 dk daha pişirdikten sonra servise hazır.

Yanına kıtır ekmek hazırlayabilirsiniz.

Bu kadar basitJ Deneyin seveceksinizJ


Afiyet olsun.

Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 





Devamını oku...

28 Ekim 2015 Çarşamba

MİNİK KEYİFLER

Güne mutlu başlamak için kahvaltı şart:) Mutluluk için kahvaltı şart:) Ben ve kahvaltı aşkım malumunuz:) Tek kişilik kahvaltılar çok tercihim olmasa da bazen yapacak fazla bir şey olmuyor. Bağdaş kurup alıyorum tepsimi kucağıma ( yılda toplasan 1 hafta etmez bu dediğim:) Televizyonda izlemeye değer bir şey bulana kadar bitiyor zaten :) Gündüz kuşağı çok fena. Yine başlamış koca kapışan kızlar amannn ne menem bir şey o yaa.. Sonrada evlendirme programları var akşama doğru zengin koca arayanlarla güzel hatun arayanların kapıştıkları muazzam programlar. İzleyecek eğlenceli komik bir şey yok .. En iyisi kitaplar.. Boş vakti doldurmak için en mantıklı yol:)



Benim tek kişilik minik keyiflerim:) 





Her seferinde bu sefer profitrölü kendim yapacağım diyorum ama pratik geliyor droetker ün paketini yapıyorum. Bu herhalde 20. yapışım olmuştur. Bizim evde fazlaca sevilen bir tatlı, üzerindeki tarife uyduğunuz sürece sonuç süper. Bakalım bir gün bende deneyeceğim ama ama evde stoklu kutularım var daha :) Denemek isteyenlere tavsiye ederim:)



Mutlu kalın.. :) Aşkla kalın.. :)


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_

Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 
Devamını oku...

26 Ekim 2015 Pazartesi

KABAK GONDOL

Herkese Merhaba, yavaş yavaş eller üşümeye başlamışken fırından mis ve sıcacık kokularla çıkarak içinizi ısıtacak, sofrayı dolduracak şık bir akşam yemeği bakıyordunuz dimi :) Kesinlikle süper bir tavsiyem var size. Görüntüsüyle göz dolduran ve lezzetiyle tam not alacak bir yemek. Üstelik oldukça da pratik. Saatlerinizi almayacak yani :) Adını kabak gondol koymuşlar ama karnıyarığın akrabası sayılır:) 
Çok güzel misafir ağırlar bu yemek benden demesi:) Bizden yıldızlı pekiyi aldı deneyin derim:)

Kabak yemem diyenlerin de denemek isteyeceği bir yemek bence :)




Malzemeler;
5 adet kabak
Üzerini geçecek kadar sıcak su
Tuz, karabiber

İç Harcı;
250 gr kıyma
2 orta boy soğan
4-5 diş sarımsak
1 domates
2 adet orta boy biber
1 tatlı kaşığı salça
Oyulan kabak içlerinin yarısı
Tuz, karabiber

Üzeri İçin;
1 kase rendelenmiş kaşar

Gelelim mevzuya :)


Yemeğin en oyalayıcı kısmı kabakları oyma aşaması. öncelikle kabakların üzerinden yatay olarak bir kısmı kesiyoruz. sonra kenarlarını çatlatmadan çay kaşığı ile kibar kibar oyuyoruz. Bir tencereye kabakları dizip üzerine çıkana kadar sıcak su koyuyoruz, sadece su ile haşlıyoruz. 25- 30 dk da lokum gibi oluyor. siz yine de kontrollü yapın fazla haşlanıp dağılmasın kabaklar. :)







İç harç için öncelikle malzemeleri hazırlayalım. Soğanları ufak ufak yemeklik doğruyoruz. Sarımsakları minik minik doğruyoruz. Biberleri ve domatesleri de ufak ufak doğruyoruz. kabağın oyduğumuz iç kısımlarının da yarısını ufak ufak doğruyoruz.






Tavaya 2-3 yemek kaşığı kadar zeytinyağı koyup soğanları ve sarımsakları tavaya alalım. biraz dirilikleri kaybolunca biberleri koyalım ve 1-2 dk sonrada kıymayı koyalım. Kıyma suyunu saldığında salçayı da ilave edip güzelce kavuralım. Domatesleri de ilave edip tuzunu karabiberini koyduktan sonra domatesler suyunu çekene kadar bekleyip, suyunu çekince altını kapatabiliriz.



Bir fırın kabına kabakları dizelim. iç harcımızı beşe bölüp kabakların içine dolduralım. İç harcı hazırladığımız tavaya varsa 2 yemek kaşığı kadar domates suyu ve sıcak su ilave ederek kabakların yan tarafına dökelim. Fırın kabına yapışmasın ve kurumasınlar. 15 dk kadar 170 dereceye ısınmış fırında pişirdikten sonra kaşar rendelerini üzerilerine döküp kızarana kadar bekliyoruz.







Artık yemeğimiz mideye inmeye hazır. Herkese afiyet olsun.

Mutlu kalın... Aşkla kalın... :)



Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_

Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 
Devamını oku...

24 Ekim 2015 Cumartesi

İTALYA TURU - 2015

İtalya’yı bir çırpıda gezdik geldikJ ama yetmedi tabii ki.. Tam anlamıyla gezdim demek için rahat 3 ay lazım o da bizim uğradığımız şehirler içinJ Rehberimizin sık sık belirttiği gibi İtalya tam bir açık hava müzesi… Ve o kadar güzel muhafaza etmişler, korumuşlar ve korumaya devam ediyorlar ki hem ağzınız açık hangi birine bakacağınızı şaşırıyorsunuz hem de her seferinde adamları tarihlerine sahip çıktıkları için takdir ediyorsunuz.

Blogumun formatının dışına çıktım farkındayımJ Gitmeyi düşünen, merak edenler için notlarımı paylaşmak istiyorum arada böyle gezi notları paylaşmaktan bişi olmaz ama dimiJ
Biz turla gittik İtalya’ya, turla gitmenin avantajları da var dezavantajları da. En önemli avantaj rehber eşliğinde gezdiğimiz için şehirlerin hikayelerini, ritüellerini anında öğrenebilme fırsatınızın olması. Olabildiğince not almaya çalıştım. Söz uçar yazı kalırmış. Dinlerken çok hoş ve enteresan gelen hikayeleri bir süre sonra unutuyoruz neydi neydi diye hayıflanıyorum sonra, bu sefer önlem aldım bu durumaJ

 Epey yer gördükJ Son günlere doğru isimler karışmaya başlamıştı bile…
Turumuza Venedik’ten başlayıp Roma’da bitirdik. Kuzeyden güneye geze geze indik.

Venedik

Venedik filmlerde hep aşıkların kenti, taşı toprağı romantizm kokan bir şehir olarak gösterilir ya, gondollarda çiftlerin aşklarını, köprülerde ki buluşmalarını izleriz. Kesinlikle doğru yansıtılmışJ turizm patlamasından dolayı sokaklarda aşk yaşamak mümkün değil tabi ki, insan selinin içinde yaşayacaksınız romantizmiJ Ama insanın içini huzurla dolduran bir ruhu var kentin.

Su üzerinde yüzen bir kent, girdiğiniz sokak bir köprüyle diğer adaya bağlanmıyorsa çıkmaz sokaklar kanallara çıkıyor.  Toplamda 118 adanın birbirine bağlanmasıyla oluşmuş bir kent. Bu adalar birbirine yaklaşık 400 köprü ile bağlanmış ve şehirde araba yokJ Tüm şehir yayaların. Eğer gondol ya da vapurettoya binmiyorsanız yürüyerek tüm şehri gezebilirsiniz.

Kentteki tüm evler kazıklar üzerine kurulmuş. Kazıklar su altında kaldığından göremiyorsunuz ama aynı kazıklardan açık kısımlarda da mevcut. Deniz yüksekliğini tayin edebilmek için bulunuyor. Gemilerin nereden geçeceği su seviyesinden belli oluyor. Saplanıp kalmasınlar diye oluşturulmuş bir sistem. Tarihte de bu şekilde saldırıları ber taraf edip düşmanı kuma saplamışlarJ

San Marco Meydanı



Venedik Marco Polo’nun memleketi ve en ünlü meydanı San Marco. Gezimizde bu noktadan başlıyor. Meydandaki bazilika muhteşem.. Zaten İtalya’da gördüğümüz tüm bazilika, katedral, kilise hepsi birer sanat eseri. Bazilikanın üzerinde Osmanlı resimlerini görüyoruz. Osmanlıya vergi verenler resm edilmiş. Tabi bu vergiyi gönüllü vermedikleri için Müslümanlar domuzdan hoşlanmıyor diye paraları domuz yağına sokmuşlar ve iğrenerek de olsa bu paraları alan Osmanlı vezirleri anlatılmış resimde.


Venedik’in meşhur gondolları… Ne amaçla yapılmışlar dersiniz? Cenazeleri taşımak için. Evet onun için hepsi siyah. Tabi artık turistik amaçlı kullanılıyor ama ortaya çıkış nedenleri buymuş. Adalar arasında mesafe çok dar, bir teknenin, kayığın girmesi pek mümkün değil. Çift kürek için yeterli mesafe yok. Cenazelerini gömdükleri bir adaları var. Bir ada komple mezarlık yani. Cenazeyi bu kanallardan geçirmek zor olunca bu ince uzun ve tek kürekle idare edilen gondolları yapıp olayı çözmüşler. Gondollar tek kürekle kullanıldıkları için yönetilmesi oldukça zor. Bunun öğretildiği bir okul ya da kursta yokmuş, babadan oğla geçen bir öğretiJ Şuanda turistik amaçlı kullanılıyor. 50 euro karşılığında en fazla 6 kişi yarım saat kanallarda gezebiliyorsunuzJ



Venedik’in yakınında vapurettolarla gidebileceğiniz iki önemli ada var. Biri Murano diğeri Burano. Murano adası cam işçiliği ile ünlü bir ada. Cam atölyelerinde bir yangın çıkabilir diye tüm cam zanaatkârlarını zorunlu olarak bir adaya toplamışlar ve Murano camı çıkmış ortaya. Bizim vaktimiz kalmadığı için gezemedik bu adayı maalesef sadece bilgilerle yetindik. Cam hediyelik eşyaları Venedik’te ki dükkanlarda da bulabiliyorsunuz ama adayı görmek güzel olurdu bir daha ki sefere inşallah.



Diğer ada Burano. Renkli evleriyle ve dantelleriyle meşhur bir ada. Her evin rengi farklı.  Kırmızılar, yeşiller, maviler… Cıvıl cıvıl  bir manzaraJ Sanki dizi çekimi için özenle kurulmuş bir set gibiJ Zamanında bu adada yaşayan denizciler gece geç geldiklerinden ve genelde sarhoş olduklarından evleri karıştırmasınlar diye bu yolu seçmişler. Günümüzde hala yeni yapılan evlerde belediyenin karar verdiği renge boyanarak konsept devam ettiriliyor. Erkekler denize açıldığında kadınlar uzun süre evde yalnız kaldıklarından bütçeye destek olarak dantel örmeye başlamışlar ve bir süre sonra bu danteller epey ün salmış. Şuanda hala satış yapan dükkanlar var ama eski rağbetini kaybetmiş.
İtalyanın genelinde bölgeler, şehirler arasında bir çekememezlik mevcut. Herkes kendi kültürünü benimsemiş ve ona saplanmış durumda. Bu iki ada arasında da çekememezlik mevcutmuş. 

Buranolular Muranolulara adadan çıkamıyorsunuz bir camınız var derken, Muranolular da Buranolulara eğer evleriniz renkli olmasaydı adada ki tüm çocuklar birbirine benzerdi diye atışırlarmış..:) Ne kadar ayıp J







Verona

Verona tam turistik bir yer ben çok sevdim. Çok güzel bakılmış bir kent. Hem modern hem de tarihi. Keyifli bir kent. Verona Romeo ve Juliet’in aşklarının yuvasıJ Juliet’in evi ziyarete açık, bahçesinde Julietin heykeli var, herkes Juliet’in sağ memesini elleyerek poz vermeye çalışıyorJ sağ memeyi ellersen bir daha gelirmişsinJ Zaten sağ meme sürekli ellenmekten heykelin diğer kısımlarına göre epey parlak J Eve girip meşhur balkona çıkmak için ücret alıyorlar tabi ki.

Verona'nın amfitiyatrosu var Roma döneminden kalan ve halen kullanılmakta olan. İtalyanların hemen hemen hepsinde operaya ilgi varmış. Bu tiyatroda da opera için hazırlıklar yapılıyordu. Hem de ciddi boyutlarda hazırlıklar.:)












Juliet


Meşhur Balkon




Sirmione

Emekli olunca bir sahil kasabasına yerleşme hayalimiz vardır birçoğumuzun iste Sirmione benim kafamdaki sahil kasabası J Alaçatayı bilenler için aynı ahenk tarihi dokuyla beraber sizinle.  Bak burada yaşarım dedirten bir yer J Garda gölü kenarında bir sahil köyü. Haziran ayında cıvıl cıvıl bir hali vardı kışın dingindir tahmin ediyorum.








Como

Como gölü zengin kesimin, artislerin, iş adamlarının malikanelerinin yazlıklarının bulunduğu sahil kasabası gibi bir yerleşim. Tabi ki yine tarihi dokuda. Göl kenarı bizim kordon gibi hareketli eğlenceli.







Milano

Milano deyince gözümün önüne direkt Douma katedrali geliyor. Mükemmel. Bakmaya doyamıyor insan. İğne oyası gibi işlemişler üzerini. Bir karış düz zemin yok. Bunun bir büyüğü Almanya’daymış. Çok güzel koruyorlar, sahip çıkıyorlar. Zamanla kararan yerlerini bakıma alıp temizliyorlarmış. Bir kısmı kapalıydı biz gezerken. Katedralin önü kocaman bir meydan.

Douma katedralinin hemen yan tarafında kocaman bir kapalı çarşı var. Mağazaların hepsi kapalı çarşının eski dokusunun içine yerleşmiş. Hiç abartı afişler levhalar yok. Yer döşemesi tavanı, mağazaların ön cephelerinin dokusu hep eski yapı, heykeller işlemeler yine her yerde.










Kapalı Çarşı



Milano’da bir de Viskonti ailesinin yaptırmış olduğu kale var. Zenginler o dönemde suikaste uğramaktan çok korktukları için, evlerinden dışarı pek çıkmazlarmış. Bunun için, içinde kocaman avlusu, ibadethanesi, iki kulesi olan kocaman bir kale yaptırmışlar. Dışarıya çıkmalarını gerektirecek fazla neden bırakmadan hepsini içerde halletmeye çalışmışlar.

Milano hem İtalyan’nın hem de Avrupa’nın en büyük bir kentlerinden biri, her yıl uluslar arası fuarlara ev sahipliği yaparak onbinlerce işadamını ağırlıyor. Malum Expo 2015’ide kaptırdıkJ

Viskonti Ailesinin kalesi
Viskonti Ailesinin kalesi
Viskonti Ailesinin kalesi
Cenova

Cenova Kristof Kolomb’un memleketi. Yemyeşil bir şehir ama çok bakımsız ve şehri Budapeşteliler Hindistanlılar ele geçirmiş. İtalyan görmedik diyebilirim. Adım başı bileklik satan selfi çubuğu satanlar yapışıyor kolunuza. Cenova’da fazla görülecek bir yer yok dediler. Limaları ile ünlü. 

Akdeniz’e kıyısı var. Sahilde Kristof Kolomb’un gemisinin maketi yapmışlar fotoğraf çekilmek için. Fazla yapay duruyor gibi geldi ama çektik bir iki fotosunuJ





Portofino


Portofino son liman demek. Küçük bir koy. Santa Marina’dan vapurla gidiliyor. Santa marina ve Portofino zenginlerin malikanelerinin bulunduğu yatlarını demirledikleri yerler. Armani’nin kırmızı panjurlu evinin önünden geçtik. Pahalı bir yer özetle. Kazıklanmayın buralardaJ Portofino’yu ben Eski Foçaya benzettim. Ufak şirin bir sahil kasabası gibi. Tepede bir tane kilise var, arkası mezarlık. Kilisenin önünden manzara fotoğrafı çekiliyor, manzara süper.













Pisa


Pisa kulesi geçen sene bakımdaymış, o yüzden çok şanslıydık, kule bembeyazdı. Birisi çıkmış çamaşır suyuyla silmiş gibi. Görüntü muhteşem, insanlarda harikaJ Herkes kuleye elini kolunu dayıyormuş gibi fotoğraf çekinmek için kılıktan kılığa giriyorJ Tabi ki bizde eksik kalmadıkJ









Toskana Bölgesi


Aslında Pisa'ya yaptığımız ziyaret ile Toskana bölgesine giriş yapmış olduk. Toskana bölgesi manzarası ve kültürel sanatsal mirasları ile ünlü. Bölgedeki altı yer UNESCO tarafından korumaya alınmış. Toskano kırmızı şarapları ile nam salmış durumda bir de ev yapımı makarnaları var tabi ki. Otobüsle yaptığımız yolculuk sırasında üzüm bağlarını bol bol gördük. Birde zeytinyağları var meşhur olan. Gerçek yedi göbek Toskanalı birine hediye olarak şarap ve zeytinyağı görülmesini saygısızlık sayarlarmış. İtalyanların genelinde bir kompleks var zaten:) Deri ürünleri de görülmeye değer. Uygun fiyata bir şeyler alabilirsiniz :) 

Lucca


Lucca Madame Butterfly'ın yaratıcısı Puccini'nin memleketi. Toskana bölgesinde yer alıyor. Şehri çevreleyen genişliği 4-5 metre olan surlar var. Bu surların üzerinde yürüyüş yapılıyor bisiklete biniliyor ve tabiki manzara izleniyor. Surların ön kısmı alabildiğine yeşillik. 12. yy'ın en yüksek kulesi Lucca'da bulunuyor.





Puccini



12 yy.'ın en büyük kulesi


Surların üzerinden görüntü



San Girmione


23 kuleli şehir olarak geçiyor. Şuanda ayakta 14 adet kule kalmış. 13 aile yaşıyormuş zamanında. Şuanda ziyaret sebeplerinin başında ödül almış dondurmacıdan dondurma yemek geliyor. Zaten kuyruktan anlaşılıyor meşhur olan hangisi :) Meyveden yapılıp katkı maddesi konulmadığı için dondurma çok katı değil. Elinize aldığınız gibi yemelisiniz:) Evet güzel ama bizim Maraş dondurma yarışmaya girmedi herhalde :) Pek şansı olmazdı diye düşünüyorum :) San Girmione et kesme tahtaları ve porselenleri ile ünlü.





Meşhur Dondurmacı


Siena

Siena'da bulunan Campo Meydanı İtalya'nın en büyük meydanı. Bu meydanda yapılan at yarışları ile ünlü bir şehir. Zamanında bu meydan 9 zengin aile için yapılmış. Meydanda dokuza bölünmüş. Şuanda da dokuz belediyeyi temsil ediyormuş. Siena makarna, şarap ve derisiyle ünlü. Deri çantalar oldukça uygun:) Bakmadan geçmeyin. :) 





Zamanında yapılan at yarışlarının fotoğrafı









Floransa


İtalya'nın açık hava müzesi olduğunu söylemiştim, Floransa bu konuda ipi göğüslüyor, çok fazla eser var Floransa'da. İnsan bakmaya yetişemiyor. Floransa Da Vinci, Mikelenjelo gibi ünlü sanatçıların doğup büyüdüğü şehir. toprakları yetenek serpmiş insanlarına resmen. Eserleri gördükçe sanatçı bu insanlar deyip duruyorsunuz :)





Floransa'da 12 yy'dan itibaren 600 yıl Medici ailesi hüküm sürmüş. Şehri onlar yönetmiş. Aslında tefecilik yapıyorlarmış ama İtalya'ya ve Floransa'ya bankacılık sistemi bu aile ile gelmiş.


Medicilerin "U" şeklindeki ofisi
Medicilerin "u"şeklinde kocaman bir ofis binaları var. o dönemde Pitti ailesi Medicilerden aldıkları parayı geri ödeyemeyince Medicilerin Pitti sarayını almışlar ve bu saraya yerleşmişler. tabi sarayla ofis binası arasında mesafe var ve zenginler halkın içine pek karışmıyorlar. Korkuyorlar başlarına bir şey gelecek diye. Bu korku onlara sarayla ofis binası arasına geçit yaptırtmış. Geçit Arno nehri kenarındaki dükkanların üzerine yapılmış. Nehir kıyısında da dericilik yapıldığı için çok koku oluyormuş. tabi zengin Mediciler geçitten geçerken bu kokudan rahatsız oluyorlarmış. bunun için geçitin olduğu kısımda ki tüm dericileri oradan taşımışlar ve o dükkanlara kuyumcular yerleştirilmiş :) kuyumcuların tepesinden güzel güzel geçmeye başlamışlar.


Medicilerin kuyumcuların üzerindeki geçiti

Şehrin merkezinde ki meydana Mediciler kendi zaferlerini temsilen heykeller yaptırmışlar. Sadece bir heykel Medicilerin aleyhine yapılmış. Mikelenjelo'nun yaptığı Davut heykeli Medicilere karşı yapılan meydanda ki tek heykel.


Davut Heykeli
Mediciler sanatçılara sahip çıkmışlar. Rahat çalışıp eserlerini yapabilmeleri için kendi ofis binalarında sanatçılara odalar vermişler. Mikelenjelo'da onların sanatçılarından biri olduğu için Davut heykelini yıktırtmamışlar. Davut heykeli Floransa'da özgürlüğün simgesi olmuş.




Dünyada ki en büyük kubbelerden biri Floransa'da Meryem Ana için yapılmış. Önünde Hz. İsa ile Meryem Ana'nın heykeli var. Onların yanlarına da sanatçıların heykelleri yapılmış.





Malum İtalya'ya gelipte tiramusi yemeden olmaz, tiramisu içinde rehberimizin dediğine göre en iyi adres Floransa'da ki "Gilli" adındaki pastane. gerçekten lezzet muhteşem. İtalya'da başka yerlerde de yedik tiramisuyu bazıları kötüydü bazıları fena değil ama burada ki gerçekten süperdi :) Tavsiye ederim:)

Floransa'yı gezmek için bir günden epey fazlasına ihtiyaç var. Meydanda ki Douma, heykeller ve sanat dolu ara sokaklar. Turla gidildiğinde koştur koştur oluyor gezi ama Floransa ehli keyif tadını çıkarak gezilmesi gereken bir şehir. İnsan doyamıyor. Bayıldım buraya. Yeni bir şey yok neredeyse her yer eski ve çok güzel korunmuş.

Hediyelikler alabileceğiniz sergiler var, deri çantalar burada da oldukça bol ve uygun fiyata.

Nemi Köyü


Albama Gölü

Nemi köyünün neyi meşhur otobüsten iner inmez anlaşılıyor. Evlerin üzerinde bile çilek resimleri var. Dağ çileği ile yapılan likörler, reçeller turistleri bekliyor.




Nemi Köyü Castel Goldolfo'da Albama gölüne bakıyor. Albama gölü dipsiz göl olarak geçiyor. Bir krater gölü ve kükürt sabunu çıkartıyorlarmış. Göl manzarası muhteşem. Fotoğraf çekme yarışı yaşanıyor.


Albama Gölü

Göle doğru giderken sağda bir dükkanda çilekli tartolet yedik, tur şirketi birer tane ikram etti arkadan hepimiz kökünü kuruttuk. tarifini vermiyor tabi ama çok güzeldi. Üzerine de dağ çileklerinden koymuşlar, kreması falan tadı damağımda :)


Çilekli Tartolet

Pompei


Pompei Vezuv yanardağı eteğinde yer alıyor. Vezuv yanardağı ilk kez patladığında zenginler altınlarını alıp gemilerle kaçmışlar. İkinci patlama daha büyük bir patlama olmuş ve Pompei yok olmuş. Her yeri kükürt kaplamış, oksijen kalmamış ve insanlar boğularak ölmüşler. Üzerlerine de lavlar gelince taşlamışlar.  Pompei M.S. 300 yılında yapılan su kemeri inşaat çalışmaları sırasında bulunmuş.



Mezarlar








Genel Ev Odası


Taşlaşmış heykel


Pompei bizim Efes gibi kalıntıların olduğu bir antik kent. Napoli'ye bağlı. Tiyatrosu var, gladyatörlerin okulu, gladyatörlerin dövüş yerleri, genel evler, evler ve bar var. Taş kesilen insan heykelleri, bebek ve bir de köpek heykeli var. Denizcilerin çapkın olduğu o zamanlarda da malummuş ve Napoli limanına yanaşan gemilerden inen denizciler genel evleri yollardaki simgeleri takip ederek buluyorlarmış :)

Pompei'ye giriş biraz sıkıntılı ya bir rehber gerekiyor (kendi rehberinizden hariç oranın rehberlerinden biri olacak) ya da kulaklık almanız gerekiyor.

Napoli

Napoli eski bir şehir. Çok bakımsız biraz virane gibi geldi açıkcası bana. Sahil kısmına inemedik yorgunluktan ama inen arkadaşlar sahil kısımlarını beğenmişler. Tatil içinde o taraflarda uygun sahiller varmış.


Castel Nuavo kalesi dikkat çeken bir yapı. oldukça ihtişamlı bir görüntüye sahip.



Baba tatlısı meşhurmuş, romla yapılan bir tatlı. Tadın tabi ama sakın çok almayın :)

Napoli'de hırsızlık olayları çok oluyormuş. Hatta hırsızlık okulu var dediler :) Çantalara sıkı sıkı yapışın:)




Vatikan


Vatikan kubbesinin dışını Mikelenjelo içini ise Moderno yapmış. Vatika'nın için heykel dolu. duvarların tamamı hem işleme he mede büyük küçük yüzlerce heykel var. Çok ihtişamlı. Hangi birine bakacağınızı hangisinin fotoğrafını çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Beğenmemek mümkün değil.






Vatikanı 25 İsviçreli askerler koruyor. İsviçre tarafsız olduğu için askerler buradan getiririliyormuş. Askerler 18-25 yaş arasındalar. Zaten 25 yaşında emekli oluyorlarmış. 13.000 euro maaş aldıklarını söylediler. Çoğu emekli olduktan sonra psikolojik tedavi görmek zorunda kalıyormuş. Hepsinin kilosu boyu aynıymış. Gramına kadar kilolarını kontrol ediyorlarmış. (Niye anlamadık ama :))


İsviçreli Askerler
Bu muhafızların kıyafetlerini Mikelenjelo tasarlamış. Hiç asker kıyafeti gibi değil, açıkçası palyaço gibi duruyorlar. Herkes fotoğraflarını çekmeye çalışıyor. :)













Roma

Roma çeşme ve meydan kenti. Adım başı çeşme ve meydan var. Ayrıca İtalya'da en çok kilise Roma'da bulunuyormuş. Ama herkes kendi evinin bulunduğu mahallede ki kiliseye gidermiş. Çok kurallılar çok :)











Roma'da ki aşk çeşmesi dilek çeşmesi gibi:) Görüntü mimari harika. bu sene bakımda olduğu için kapalıydı ama yine de paramızı attık. Aşk çeşmesine üç şey için para atılıyor. Tek para atarsanız Roma'ya tekrar gelmek için atmış oluyorsunuz, çift para atarsanız evlenmek için, üç para atarsanız boşanmak için atmış oluyorsunuz. Eskiden papazlar kadınlar dul kalmasın diye kadınları boşanamazlarmış. Bunun içinde dilek dilermiş kadınlar :) Çeşmeye arkanızı dönüp soldan sağ omuzun üzerinden atılıyor para :)


Aşk Çeşmesi
Roma'da uğranacak ikinci durak İspanyol Merdivenleri. Yapımı 1726 yılında tamamlanmış ve 137 basamaktan oluşuyor. Adını merdivenlerin üst kısmında bulunan İspanyol büyük elçiliğinden almış. Üzerinde oturmak için yer bulmak sıkıntı. herkes fotoğraf derdinde:) Merdivenlerin hemen önünde gemi şeklinde bir çeşme bulunuyor. Bu çeşmeyi Bernini oğluyla beraber yapmış. 1598 yılında Tiber nehri taşmış ve tüm meydan sular altında kalmış. sular çekildiğinde ortada sadece bir gemi kaldığı için bunu temsilen çeşmeyi gemi şeklinde yapmışlar.


İspanyol Merdivenleri
Başbakanlığın ilerisinde ki yolun dört köşesinde dört çeşme var. Mevsimleri simgeliyorlar.


Hapishane

Roma'da bulunan kocaman yuvarlak bir hapishane var. Altından Vatikan'a geçit bulunuyormuş. Vatikan'da bulunanlar bu geçiti kullanarak geçerlermiş hapishaneye.

Ve Collesium tabi ki. Collesium bir arena, imparatorlar halkın eğlenmesi için burada gladyatörlere dövüşler düzenlermiş. Oldukça büyük ve hala ayakta. Bir kısmı yıkılmış ama büyük kısmı ayakta. iki kata çıkmaya izin veriliyor. 2007 yılında dünyanın yedi harikasından biri olarak seçilmiş.










Ufak Notlar


İtalya'da genel olarak hırsızlık olayları çok oluyormuş, bunun için aman dikkat. Çantalarınıza sahip çıkın. Pasaportunuzun bir fotokopisini bavulunuza koyun olursa çaldırır ya da kaybederseniz fotokopiden faydalana biliyormuşsunuz.


Hemen hemen her şehirdeki restaurant ve cafelerde hiç birşey yemeseniz bile kişi başı 2-3 hatta 5 euro oturma parası alıyorlar. onun için çoğu cafede insanlar ayakta kahve içiyor. buradaki gibi hemen oturmayın eğer niyetiniz yoksa dondurmanızı tiramisunuzu ayakta yiyebilirsiniz. :)

Müzeleri gezmek için 2-3 saat kuyruk bekleniyor. Çoğu turist sabah 5'te kuyruğa giriyormuş. Ama önceden bilet alma ya da rezervasyon yaptırılan müzeler var. Onun için gezi planınızda ki müzeleri internetten araştırıp biletlerinizi alın derim.

Yemek olayı biraz pahalı İtalya'da ama pratik atıştırmak için dilim pizza satan çok dükkan var. Gezerken göreceksinizdir. İnsanlar ellerinde pizza kemirerek geziyor:)

Kahvaltı kültürü bizimki gibi değil malum, kalacağınız otelin kahvaltıda ne verdiğini öğrenin derim belki ufak tefek bir şeyler alarak ilave yapabilirsiniz.

Aklımda kalanlar bunlar. Gerçekten İtalya'ya bayıldım ama bir hafta yetmedi hemde hiç. Özellikle Venedik, Floransa ve Roma ayrıca 3'er 4'er gün gezilecek yerler.

Biz haziran ayında yaptık gezimizi hava oldukça iyiydi ne çok sıcak ne de soğuk. Temmuz ve Ağustos'ta gezi zor oluyormuş, aşırı sıcaktan dolayı aklınızda bulunsun:)

Mutlu kalın.. Aşkla kalın... :) :)


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_

Beni facebooktan takip etmek için : benimpastaevim 







Devamını oku...