26 Ağustos 2014 Salı

FIRINDA ORMAN KEBABI

Ağustosun sonu yaklaştıkça yaz bitecek diye üzülmeye başladım. Soğuk sevmiyorum benn.. Evet İzmir deli sıcak oluyor bunalıyoruz falan ama kışta çok soğuk oluyor be. İzmir’e kış gelmediğini düşünenlerin aksine nemden dolayı buradaki soğuk insanın içine işliyor. Hava ıslak ıslak çarpıyor. Yani sanılanın aksine İzmir’de soğuk oluyor. Çok panik yaptım şuan. Tişörtle gezmek varken bot giy, kaban giy amanın.. Neyse daha eylül ekim var önümüzde avutayım biraz kendimiJ
Hafta sonu kardeşim ve kuzenim bizdeydi. İkisi de diyette olunca alengirli şeyler yapmadım zaten kuş kadar yiyorlar. Bu sefer sulu yemek mi yapsam derken dolaptaki etleri artık kullanmam gerektiğini hatırladım.

Ben etleri düdüklüde pişirdim onun için 20 dakikada piştiler ve lokum gibi oldular. Tencerede pişirirseniz 1,5 saati bulur. Artık bu kısım size kalmış.
Birde ben koca gün temizlik yapınca yorgunluktan işin kolayına kaçıp hazır garnitür kullandım yine tercih sizin vaktiniz varsa patates havuç ve bezelye haşlayabilirsiniz.
Çok pratik bir yemek oldu ve lezzeti süperdi. Herkesten önce kendim çok sevdimJ ve misafirlerden 10 tam puanı kaptık.
Diyet yapıyoruz yemeyiz nidaları olduğu için biz yanına pilav yapmadık ama pilav ve yoğurt eşliğinde harika bir sunum yapabilirsiniz.
Gelelim mevzuya.
Malzemeler;
·         750 gr kuşbaşı doğranmış kırmızı et (ben dana ve kuzuyu karıştırdım)
·         2 kavanoz garnitür. (kendim haşlıcam derseniz 3 patates 2 havuç bir kase bezelye yeterli olur)
·         1 yemek kaşığı domates salçası (yarısını biber koydum ben.
·         Yarım çay bardağı su
·         2 adet orta boy soğan
·         2 yemek kaşığı sıvı yağ


Düdüklü tencereye sıvı yağı koyalım ve yemeklik doğradığımız soğanları içine koyalım. Biraz kavuralım. Kuşbaşı doğradığımız etlerimizi de ekleyip bir-iki dakika beraber kavuralım. Tuz ve yarım çay bardağı su ilave edip düdüklüyü kapatalım. 

Benim etlerim 20 dakikada pişti.

Tel süzgece garnitürlerimizi dökelim süzelim. Pişen etlerimizi kevgirle süzerek fırın kapımıza alalım üzerine süzülen garnitürlerimizi dökelim.

Düdüklüde kalan et suyunu bir kâseye koyalım içine salçamızı koyup eritelim. İçine tuz karabiber ve kimyon dökelim, güzelce karıştıralım ve etlerin olduğu kaba gezdirelim. Fırın kabımızdaki malzemelerimizi karıştıralım.

15 dakika kadar 170 derecede ki fırında pişirdikten sonra servise hazırdır. İşte bu kadarJ

Kısa sürede yapılabilecek on numara yemek deneyin derimJ

Herkese afiyet olsunJ

Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Devamını oku...

19 Ağustos 2014 Salı

BULGARİSTAN TURU

Uzunca bir aradan sonra tekrar sahalara döndümJ ancak format dışı bir yazıyla. İpini koparmış gibi gezerken mutfağa girip yemek yapmak, yeni tarifler deneme durumu biraz sekteye uğradı.
Mutfağın kapısına “Yaz dolayısıyla kapalıyız” yazarsam cuk oturur yaniJ
Dört gözle beklediğim yıllık iznim artık geride kaldı. Hüzünleniyorum böyle diyince. Bir sonraki tatil ne zaman, kaç gün hesaplamaları daha ilki bitmeden hesaplanıyor ve sonuç ikincisi çook kısa görünüyor. İçim karardı.
Neyse ben mevzuma döneyim yoksa bu tatil olayı beni depresyona sürükleyecek.
15 günlük tatilimizin 10 gün kadarı Bulgaristan’da geçti. Zaten 1 gün giderken 1 gün gelirken derken yol uzun olunca 10 günden 15 e doğru tırmanıyor.
Birkaç günlük eş durumundan oturum alma durumum için evrak peşinde koşturduk sonra turistik bir tura çıktık. Benim denize girmek istiyorum yakarışlarımdan dolayı rotamız Burgaz – Varna ya doru olacakken Balkanların muhteşem hava durumu ortalığı sele katınca denize artık ne karıştıysa salgın bir durum olmuş. Kimse denize girmeyen, hastalanan 15 günde zor iyileşiyormuş diyince suratım asıldı tabii.  Bizde rotamızı tarihi yerlere çevirdik.


Favori yerlerim Veliko tarnovo ve Rilski Manastır oldu. Veliko Tarnovo hem tarihi bir şehir hem de gezdiğimiz diğer yerlere göre oldukça gelişmiş. Bence yaşanılabilecek bir yer. Kırcaaliden sonra bana baya baya şehir gibi geldi. Ama ben İzmir’i tek geçerim.:)
Bulgaristan’ın genelinde manzara harika. Yollar hep orman içinde, ağaçların arasında yolculuk yapıyorsunuz, evet bizimkiler gibi duble yolları yok, yani çok az var ama doğayı hiç bozmamışlar. Yollar çok keyifli. Vadi gibi çoğu yol. İnsan bakmaya doyamıyor. Dağlarda toprağı gördüğünüz yerler çok çok azdır. Ağaçlarla kaplı hepsi ve yemyeşil.  Bu kadar yağmura zaten çok normal.
Rilski manastıra bayıldım. Manastır falan değil tabi bayıldığımJ Manastır yolu üzerinde bir otelde kaldık. Balkona çıkıyorsunuz manzara muhteşem, dere akıyor hemen alt tarafta, su sesi kulağınızda. İnternet yok, telefonlar genelde çekmiyor ve buna memnun oluyorsunuzJ İnternet detoksu oluyor bahaneyleJSuyun yanında dereden tutulan balıkları yiyorsunuz, hava serin ve ciğerleriniz oksijene doyuyor resmen. Sabaha karşı odanın camını kapısı açınca içeriye serin bir hava doluyor ağustosun ortasında yorgana sarılıyorsunuz ama içinize dolan hava müthiş rahatlatıyor. Bir gece kaldık burada ve pişman olduk niye bir gün daha kalmadık diye. Ve notumuzu aldık. Bir daha fırsat olursa gidilecek yer bellidirJ
Haritada işaretledim rotamızı ve duraklarımızı. Epey yer gezdik gördük. Bulgaristan’da yaşanır mı derseniz benim için açıkçası çok keyifli bir yaşam olmaz. Gerçekten Türkiye cennet. Doğa güzelliklerimizi yok etme çabası her ne kadar şiddetli bir şekilde devam etse de ormanı da denizi de tarihi de bizim topraklarımızda gani gani var. Ve alışmış olduğumuz bir hizmet standardı var bizde. Hemen hemen her yerde restaurantta olsun, kafe de olsun, mağazada olsun müşteri kıymetlidir ve olabildiğince ilgilenilir bizde. Onlarda öyle bir olay yok. Kafelerde bir garson var ve sıra size gelecekte ohoooo.. Restaurantlar da siparişiniz alınacak gelecek kesin 45 dk dan az değil. Mağazanın vitrinine bakarken içerdeki tezgahtar çıkıp kapıyı kilitleyip yan tarafta arkadaşıyla lak lak yapmaya gidebilir, baka kalırsınız arkasından. Hediyelik eşya satan bir yerde şuna bakabilir miyim diyince suratını asan bir elemanla karşılaşabilirsiniz yani. Öğle yemeği için iki saat kapısını kilitleyen tuhafiyecide cabasıJ Adamlar para kazanma derdinde değil yapacak bir şey yok.
Bir iki yerde iyi hizmet vardı o kadarda ezmiyim. Gerçi birinde koşturan garson kız Türk çıktıJ kanımızda var bizim hırslıyız çalışkanız napcan Allah’ta bizi böyle yaratmışJ
Neyse toparlamak gerekirse çok keyifli bir gezi yaptık, böyle bir gezi düşünenlere de benden ufak bir gezi yazısı olmuş olsun.
Gezi duraklarımızın fotoları ve ufak notlarla hoşçakalın diyorum.
Bir sonraki gezimiz için önerilerinizi bekliyorum.


Veliko Tarnovo - Tsaravets - Eski bir yerleşim alanıymış. Çevresi surlarla çevrilmiş. En tepede görülen yerde tabi ki dönemin hükümdarları keyif yapıyormuş:)


Veliko Tarnova da kaldığımız yerin manzarası. Her yerde yeşil var manzara hep harika.


Pleven - Panoroma - Koca bir bina yapmışlar içinde resimler ve resimlerin dekorları. Anıtkabiri görenler olarak burası baya basit kalmış.



Köstendil - Rilski Manastır Akşam üstü yağmurda gezdik iyi ki de öyle yapmışız. Ertesi gün öğlen gittiğimizde araba park edecek yer bulamadık. Sadece kadınlara aitmiş bu manastır.






 Rilskide kaldığımız otelin balkonundan manzara. Yağmur ve sis nedeniyle puslu.



 Rilskide keyif yeri şarabını yudumla balığını ye ohh:)










Shipka - Anıt. içinde yazılar, resimler ve savaş zamanlarından kalma silah, bıçak, üniforma, madalya gibi şeyler sergileniyor. En tepesine çıkıp manzarayı izliyorsunuz.:)








Batak - Rivayetler çok, Bulgarlara göre resimdeki iskeletler Türklerin katlettiği Bulgarlar. Türklere göre Bulgarların katlettiği Türkler. İnsanın tüylerinin ürperdiği gerçek. Kilisenin içinde iki sandıkta sergileniyor. 













İnstagramda anlık paylaşımlarımı takip içinde beklerim..


Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_


Mutlu kalın:)
Devamını oku...