İtalya’yı bir çırpıda gezdik geldikJ ama yetmedi tabii ki.. Tam
anlamıyla gezdim demek için rahat 3 ay lazım o da bizim uğradığımız şehirler
içinJ
Rehberimizin sık sık belirttiği gibi İtalya tam bir açık hava müzesi… Ve o
kadar güzel muhafaza etmişler, korumuşlar ve korumaya devam ediyorlar ki hem
ağzınız açık hangi birine bakacağınızı şaşırıyorsunuz hem de her seferinde
adamları tarihlerine sahip çıktıkları için takdir ediyorsunuz.
Blogumun formatının dışına çıktım farkındayımJ Gitmeyi düşünen, merak
edenler için notlarımı paylaşmak istiyorum arada böyle gezi notları
paylaşmaktan bişi olmaz ama dimiJ
Biz turla gittik İtalya’ya, turla gitmenin avantajları da
var dezavantajları da. En önemli avantaj rehber eşliğinde gezdiğimiz için
şehirlerin hikayelerini, ritüellerini anında öğrenebilme fırsatınızın olması.
Olabildiğince not almaya çalıştım. Söz uçar yazı kalırmış. Dinlerken çok hoş ve
enteresan gelen hikayeleri bir süre sonra unutuyoruz neydi neydi diye
hayıflanıyorum sonra, bu sefer önlem aldım bu durumaJ
Epey yer gördükJ Son günlere doğru
isimler karışmaya başlamıştı bile…
Turumuza Venedik’ten başlayıp Roma’da bitirdik. Kuzeyden
güneye geze geze indik.
Venedik
Venedik filmlerde hep aşıkların kenti, taşı toprağı
romantizm kokan bir şehir olarak gösterilir ya, gondollarda çiftlerin
aşklarını, köprülerde ki buluşmalarını izleriz. Kesinlikle doğru yansıtılmışJ turizm patlamasından
dolayı sokaklarda aşk yaşamak mümkün değil tabi ki, insan selinin içinde
yaşayacaksınız romantizmiJ
Ama insanın içini huzurla dolduran bir ruhu var kentin.
Su üzerinde yüzen bir kent, girdiğiniz sokak bir köprüyle
diğer adaya bağlanmıyorsa çıkmaz sokaklar kanallara çıkıyor. Toplamda 118 adanın birbirine bağlanmasıyla
oluşmuş bir kent. Bu adalar birbirine yaklaşık 400 köprü ile bağlanmış ve
şehirde araba yokJ
Tüm şehir yayaların. Eğer gondol ya da vapurettoya binmiyorsanız yürüyerek tüm
şehri gezebilirsiniz.
Kentteki tüm evler kazıklar üzerine kurulmuş. Kazıklar su
altında kaldığından göremiyorsunuz ama aynı kazıklardan açık kısımlarda da
mevcut. Deniz yüksekliğini tayin edebilmek için bulunuyor. Gemilerin nereden
geçeceği su seviyesinden belli oluyor. Saplanıp kalmasınlar diye oluşturulmuş
bir sistem. Tarihte de bu şekilde saldırıları ber taraf edip düşmanı kuma
saplamışlarJ
San Marco Meydanı |
Venedik Marco Polo’nun memleketi ve en ünlü meydanı San
Marco. Gezimizde bu noktadan başlıyor. Meydandaki bazilika muhteşem.. Zaten
İtalya’da gördüğümüz tüm bazilika, katedral, kilise hepsi birer sanat eseri.
Bazilikanın üzerinde Osmanlı resimlerini görüyoruz. Osmanlıya vergi verenler
resm edilmiş. Tabi bu vergiyi gönüllü vermedikleri için Müslümanlar domuzdan
hoşlanmıyor diye paraları domuz yağına sokmuşlar ve iğrenerek de olsa bu
paraları alan Osmanlı vezirleri anlatılmış resimde.
Venedik’in meşhur gondolları… Ne amaçla yapılmışlar
dersiniz? Cenazeleri taşımak için. Evet onun için hepsi siyah. Tabi artık
turistik amaçlı kullanılıyor ama ortaya çıkış nedenleri buymuş. Adalar arasında
mesafe çok dar, bir teknenin, kayığın girmesi pek mümkün değil. Çift kürek için
yeterli mesafe yok. Cenazelerini gömdükleri bir adaları var. Bir ada komple
mezarlık yani. Cenazeyi bu kanallardan geçirmek zor olunca bu ince uzun ve tek
kürekle idare edilen gondolları yapıp olayı çözmüşler. Gondollar tek kürekle
kullanıldıkları için yönetilmesi oldukça zor. Bunun öğretildiği bir okul ya da kursta
yokmuş, babadan oğla geçen bir öğretiJ
Şuanda turistik amaçlı kullanılıyor. 50 euro karşılığında en fazla 6 kişi yarım
saat kanallarda gezebiliyorsunuzJ
Venedik’in yakınında vapurettolarla gidebileceğiniz iki
önemli ada var. Biri Murano diğeri Burano. Murano adası cam işçiliği ile ünlü
bir ada. Cam atölyelerinde bir yangın çıkabilir diye tüm cam zanaatkârlarını
zorunlu olarak bir adaya toplamışlar ve Murano camı çıkmış ortaya. Bizim
vaktimiz kalmadığı için gezemedik bu adayı maalesef sadece bilgilerle yetindik.
Cam hediyelik eşyaları Venedik’te ki dükkanlarda da bulabiliyorsunuz ama adayı
görmek güzel olurdu bir daha ki sefere inşallah.
Diğer ada Burano. Renkli evleriyle ve dantelleriyle meşhur
bir ada. Her evin rengi farklı.
Kırmızılar, yeşiller, maviler… Cıvıl cıvıl bir manzaraJ
Sanki dizi çekimi için özenle kurulmuş bir set gibiJ Zamanında bu adada yaşayan denizciler
gece geç geldiklerinden ve genelde sarhoş olduklarından evleri karıştırmasınlar
diye bu yolu seçmişler. Günümüzde hala yeni yapılan evlerde belediyenin karar
verdiği renge boyanarak konsept devam ettiriliyor. Erkekler denize açıldığında
kadınlar uzun süre evde yalnız kaldıklarından bütçeye destek olarak dantel
örmeye başlamışlar ve bir süre sonra bu danteller epey ün salmış. Şuanda hala
satış yapan dükkanlar var ama eski rağbetini kaybetmiş.
İtalyanın genelinde bölgeler, şehirler arasında bir
çekememezlik mevcut. Herkes kendi kültürünü benimsemiş ve ona saplanmış
durumda. Bu iki ada arasında da çekememezlik mevcutmuş.
Buranolular Muranolulara adadan çıkamıyorsunuz bir camınız var derken, Muranolular da Buranolulara eğer evleriniz renkli olmasaydı adada ki tüm çocuklar birbirine benzerdi diye atışırlarmış..:) Ne kadar ayıp J
Buranolular Muranolulara adadan çıkamıyorsunuz bir camınız var derken, Muranolular da Buranolulara eğer evleriniz renkli olmasaydı adada ki tüm çocuklar birbirine benzerdi diye atışırlarmış..:) Ne kadar ayıp J
Verona
Verona tam turistik bir yer ben çok sevdim. Çok güzel
bakılmış bir kent. Hem modern hem de tarihi. Keyifli bir kent. Verona Romeo ve
Juliet’in aşklarının yuvasıJ
Juliet’in evi ziyarete açık, bahçesinde Julietin heykeli var, herkes Juliet’in
sağ memesini elleyerek poz vermeye çalışıyorJ
sağ memeyi ellersen bir daha gelirmişsinJ
Zaten sağ meme sürekli ellenmekten heykelin diğer kısımlarına göre epey parlak J Eve girip meşhur
balkona çıkmak için ücret alıyorlar tabi ki.
Verona'nın amfitiyatrosu var Roma döneminden kalan ve halen
kullanılmakta olan. İtalyanların hemen hemen hepsinde operaya ilgi varmış. Bu
tiyatroda da opera için hazırlıklar yapılıyordu. Hem de ciddi boyutlarda
hazırlıklar.:)
Juliet |
Meşhur Balkon |
Sirmione
Emekli olunca bir sahil kasabasına yerleşme hayalimiz vardır
birçoğumuzun iste Sirmione benim kafamdaki sahil kasabası J Alaçatayı bilenler
için aynı ahenk tarihi dokuyla beraber sizinle. Bak burada yaşarım dedirten bir yer J Garda gölü kenarında
bir sahil köyü. Haziran ayında cıvıl cıvıl bir hali vardı kışın dingindir
tahmin ediyorum.
Como
Como gölü zengin kesimin, artislerin, iş adamlarının
malikanelerinin yazlıklarının bulunduğu sahil kasabası gibi bir yerleşim. Tabi
ki yine tarihi dokuda. Göl kenarı bizim kordon gibi hareketli eğlenceli.
Milano
Milano deyince gözümün önüne direkt Douma katedrali geliyor.
Mükemmel. Bakmaya doyamıyor insan. İğne oyası gibi işlemişler üzerini. Bir karış
düz zemin yok. Bunun bir büyüğü Almanya’daymış. Çok güzel koruyorlar, sahip
çıkıyorlar. Zamanla kararan yerlerini bakıma alıp temizliyorlarmış. Bir kısmı
kapalıydı biz gezerken. Katedralin önü kocaman bir meydan.
Douma katedralinin hemen yan tarafında kocaman bir kapalı
çarşı var. Mağazaların hepsi kapalı çarşının eski dokusunun içine yerleşmiş. Hiç
abartı afişler levhalar yok. Yer döşemesi tavanı, mağazaların ön cephelerinin
dokusu hep eski yapı, heykeller işlemeler yine her yerde.
Kapalı Çarşı |
Milano’da bir de Viskonti ailesinin yaptırmış olduğu kale var. Zenginler o dönemde suikaste uğramaktan çok korktukları için, evlerinden dışarı pek çıkmazlarmış. Bunun için, içinde kocaman avlusu, ibadethanesi, iki kulesi olan kocaman bir kale yaptırmışlar. Dışarıya çıkmalarını gerektirecek fazla neden bırakmadan hepsini içerde halletmeye çalışmışlar.
Milano hem İtalyan’nın hem de Avrupa’nın en büyük bir kentlerinden biri, her yıl uluslar arası fuarlara ev sahipliği yaparak onbinlerce işadamını ağırlıyor. Malum Expo 2015’ide kaptırdıkJ
Viskonti Ailesinin kalesi |
Viskonti Ailesinin kalesi |
Viskonti Ailesinin kalesi |
Cenova
Cenova Kristof Kolomb’un memleketi. Yemyeşil bir şehir ama çok
bakımsız ve şehri Budapeşteliler Hindistanlılar ele geçirmiş. İtalyan görmedik
diyebilirim. Adım başı bileklik satan selfi çubuğu satanlar yapışıyor kolunuza.
Cenova’da fazla görülecek bir yer yok dediler. Limaları ile ünlü.
Akdeniz’e kıyısı var. Sahilde Kristof Kolomb’un gemisinin maketi yapmışlar fotoğraf çekilmek için. Fazla yapay duruyor gibi geldi ama çektik bir iki fotosunuJ
Akdeniz’e kıyısı var. Sahilde Kristof Kolomb’un gemisinin maketi yapmışlar fotoğraf çekilmek için. Fazla yapay duruyor gibi geldi ama çektik bir iki fotosunuJ
Portofino
Portofino son liman demek. Küçük bir koy. Santa Marina’dan
vapurla gidiliyor. Santa marina ve Portofino zenginlerin malikanelerinin
bulunduğu yatlarını demirledikleri yerler. Armani’nin kırmızı panjurlu evinin
önünden geçtik. Pahalı bir yer özetle. Kazıklanmayın buralardaJ Portofino’yu ben Eski
Foçaya benzettim. Ufak şirin bir sahil kasabası gibi. Tepede bir tane kilise
var, arkası mezarlık. Kilisenin önünden manzara fotoğrafı çekiliyor, manzara
süper.
Pisa
Pisa kulesi geçen sene bakımdaymış, o yüzden çok
şanslıydık, kule bembeyazdı. Birisi çıkmış çamaşır suyuyla silmiş gibi. Görüntü
muhteşem, insanlarda harikaJ
Herkes kuleye elini kolunu dayıyormuş gibi fotoğraf çekinmek için kılıktan
kılığa giriyorJ Tabi
ki bizde eksik kalmadıkJ
Toskana Bölgesi
Aslında Pisa'ya yaptığımız ziyaret ile Toskana bölgesine giriş yapmış olduk. Toskana bölgesi manzarası ve kültürel sanatsal mirasları ile ünlü. Bölgedeki altı yer UNESCO tarafından korumaya alınmış. Toskano kırmızı şarapları ile nam salmış durumda bir de ev yapımı makarnaları var tabi ki. Otobüsle yaptığımız yolculuk sırasında üzüm bağlarını bol bol gördük. Birde zeytinyağları var meşhur olan. Gerçek yedi göbek Toskanalı birine hediye olarak şarap ve zeytinyağı görülmesini saygısızlık sayarlarmış. İtalyanların genelinde bir kompleks var zaten:) Deri ürünleri de görülmeye değer. Uygun fiyata bir şeyler alabilirsiniz :)
Lucca
Lucca Madame Butterfly'ın yaratıcısı Puccini'nin memleketi. Toskana bölgesinde yer alıyor. Şehri çevreleyen genişliği 4-5 metre olan surlar var. Bu surların üzerinde yürüyüş yapılıyor bisiklete biniliyor ve tabiki manzara izleniyor. Surların ön kısmı alabildiğine yeşillik. 12. yy'ın en yüksek kulesi Lucca'da bulunuyor.
San Girmione
23 kuleli şehir olarak geçiyor. Şuanda ayakta 14 adet kule kalmış. 13 aile yaşıyormuş zamanında. Şuanda ziyaret sebeplerinin başında ödül almış dondurmacıdan dondurma yemek geliyor. Zaten kuyruktan anlaşılıyor meşhur olan hangisi :) Meyveden yapılıp katkı maddesi konulmadığı için dondurma çok katı değil. Elinize aldığınız gibi yemelisiniz:) Evet güzel ama bizim Maraş dondurma yarışmaya girmedi herhalde :) Pek şansı olmazdı diye düşünüyorum :) San Girmione et kesme tahtaları ve porselenleri ile ünlü.
Siena
Siena'da bulunan Campo Meydanı İtalya'nın en büyük meydanı. Bu meydanda yapılan at yarışları ile ünlü bir şehir. Zamanında bu meydan 9 zengin aile için yapılmış. Meydanda dokuza bölünmüş. Şuanda da dokuz belediyeyi temsil ediyormuş. Siena makarna, şarap ve derisiyle ünlü. Deri çantalar oldukça uygun:) Bakmadan geçmeyin. :)
Floransa
İtalya'nın açık hava müzesi olduğunu söylemiştim, Floransa bu konuda ipi göğüslüyor, çok fazla eser var Floransa'da. İnsan bakmaya yetişemiyor. Floransa Da Vinci, Mikelenjelo gibi ünlü sanatçıların doğup büyüdüğü şehir. toprakları yetenek serpmiş insanlarına resmen. Eserleri gördükçe sanatçı bu insanlar deyip duruyorsunuz :)
Floransa'da 12 yy'dan itibaren 600 yıl Medici ailesi hüküm sürmüş. Şehri onlar yönetmiş. Aslında tefecilik yapıyorlarmış ama İtalya'ya ve Floransa'ya bankacılık sistemi bu aile ile gelmiş.
Medicilerin "u"şeklinde kocaman bir ofis binaları var. o dönemde Pitti ailesi Medicilerden aldıkları parayı geri ödeyemeyince Medicilerin Pitti sarayını almışlar ve bu saraya yerleşmişler. tabi sarayla ofis binası arasında mesafe var ve zenginler halkın içine pek karışmıyorlar. Korkuyorlar başlarına bir şey gelecek diye. Bu korku onlara sarayla ofis binası arasına geçit yaptırtmış. Geçit Arno nehri kenarındaki dükkanların üzerine yapılmış. Nehir kıyısında da dericilik yapıldığı için çok koku oluyormuş. tabi zengin Mediciler geçitten geçerken bu kokudan rahatsız oluyorlarmış. bunun için geçitin olduğu kısımda ki tüm dericileri oradan taşımışlar ve o dükkanlara kuyumcular yerleştirilmiş :) kuyumcuların tepesinden güzel güzel geçmeye başlamışlar.
Şehrin merkezinde ki meydana Mediciler kendi zaferlerini temsilen heykeller yaptırmışlar. Sadece bir heykel Medicilerin aleyhine yapılmış. Mikelenjelo'nun yaptığı Davut heykeli Medicilere karşı yapılan meydanda ki tek heykel.
Mediciler sanatçılara sahip çıkmışlar. Rahat çalışıp eserlerini yapabilmeleri için kendi ofis binalarında sanatçılara odalar vermişler. Mikelenjelo'da onların sanatçılarından biri olduğu için Davut heykelini yıktırtmamışlar. Davut heykeli Floransa'da özgürlüğün simgesi olmuş.
Dünyada ki en büyük kubbelerden biri Floransa'da Meryem Ana için yapılmış. Önünde Hz. İsa ile Meryem Ana'nın heykeli var. Onların yanlarına da sanatçıların heykelleri yapılmış.
Malum İtalya'ya gelipte tiramusi yemeden olmaz, tiramisu içinde rehberimizin dediğine göre en iyi adres Floransa'da ki "Gilli" adındaki pastane. gerçekten lezzet muhteşem. İtalya'da başka yerlerde de yedik tiramisuyu bazıları kötüydü bazıları fena değil ama burada ki gerçekten süperdi :) Tavsiye ederim:)
Floransa'yı gezmek için bir günden epey fazlasına ihtiyaç var. Meydanda ki Douma, heykeller ve sanat dolu ara sokaklar. Turla gidildiğinde koştur koştur oluyor gezi ama Floransa ehli keyif tadını çıkarak gezilmesi gereken bir şehir. İnsan doyamıyor. Bayıldım buraya. Yeni bir şey yok neredeyse her yer eski ve çok güzel korunmuş.
Hediyelikler alabileceğiniz sergiler var, deri çantalar burada da oldukça bol ve uygun fiyata.
Nemi Köyü
Nemi köyünün neyi meşhur otobüsten iner inmez anlaşılıyor. Evlerin üzerinde bile çilek resimleri var. Dağ çileği ile yapılan likörler, reçeller turistleri bekliyor.
Nemi Köyü Castel Goldolfo'da Albama gölüne bakıyor. Albama gölü dipsiz göl olarak geçiyor. Bir krater gölü ve kükürt sabunu çıkartıyorlarmış. Göl manzarası muhteşem. Fotoğraf çekme yarışı yaşanıyor.
Göle doğru giderken sağda bir dükkanda çilekli tartolet yedik, tur şirketi birer tane ikram etti arkadan hepimiz kökünü kuruttuk. tarifini vermiyor tabi ama çok güzeldi. Üzerine de dağ çileklerinden koymuşlar, kreması falan tadı damağımda :)
Pompei
Pompei Vezuv yanardağı eteğinde yer alıyor. Vezuv yanardağı ilk kez patladığında zenginler altınlarını alıp gemilerle kaçmışlar. İkinci patlama daha büyük bir patlama olmuş ve Pompei yok olmuş. Her yeri kükürt kaplamış, oksijen kalmamış ve insanlar boğularak ölmüşler. Üzerlerine de lavlar gelince taşlamışlar. Pompei M.S. 300 yılında yapılan su kemeri inşaat çalışmaları sırasında bulunmuş.
Pompei bizim Efes gibi kalıntıların olduğu bir antik kent. Napoli'ye bağlı. Tiyatrosu var, gladyatörlerin okulu, gladyatörlerin dövüş yerleri, genel evler, evler ve bar var. Taş kesilen insan heykelleri, bebek ve bir de köpek heykeli var. Denizcilerin çapkın olduğu o zamanlarda da malummuş ve Napoli limanına yanaşan gemilerden inen denizciler genel evleri yollardaki simgeleri takip ederek buluyorlarmış :)
Pompei'ye giriş biraz sıkıntılı ya bir rehber gerekiyor (kendi rehberinizden hariç oranın rehberlerinden biri olacak) ya da kulaklık almanız gerekiyor.
Napoli
Napoli eski bir şehir. Çok bakımsız biraz virane gibi geldi açıkcası bana. Sahil kısmına inemedik yorgunluktan ama inen arkadaşlar sahil kısımlarını beğenmişler. Tatil içinde o taraflarda uygun sahiller varmış.
Castel Nuavo kalesi dikkat çeken bir yapı. oldukça ihtişamlı bir görüntüye sahip.
Baba tatlısı meşhurmuş, romla yapılan bir tatlı. Tadın tabi ama sakın çok almayın :)
Napoli'de hırsızlık olayları çok oluyormuş. Hatta hırsızlık okulu var dediler :) Çantalara sıkı sıkı yapışın:)
Vatikan
Vatikan kubbesinin dışını Mikelenjelo içini ise Moderno yapmış. Vatika'nın için heykel dolu. duvarların tamamı hem işleme he mede büyük küçük yüzlerce heykel var. Çok ihtişamlı. Hangi birine bakacağınızı hangisinin fotoğrafını çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Beğenmemek mümkün değil.
Vatikanı 25 İsviçreli askerler koruyor. İsviçre tarafsız olduğu için askerler buradan getiririliyormuş. Askerler 18-25 yaş arasındalar. Zaten 25 yaşında emekli oluyorlarmış. 13.000 euro maaş aldıklarını söylediler. Çoğu emekli olduktan sonra psikolojik tedavi görmek zorunda kalıyormuş. Hepsinin kilosu boyu aynıymış. Gramına kadar kilolarını kontrol ediyorlarmış. (Niye anlamadık ama :))
Bu muhafızların kıyafetlerini Mikelenjelo tasarlamış. Hiç asker kıyafeti gibi değil, açıkçası palyaço gibi duruyorlar. Herkes fotoğraflarını çekmeye çalışıyor. :)
Roma
Roma çeşme ve meydan kenti. Adım başı çeşme ve meydan var. Ayrıca İtalya'da en çok kilise Roma'da bulunuyormuş. Ama herkes kendi evinin bulunduğu mahallede ki kiliseye gidermiş. Çok kurallılar çok :)
Roma'da ki aşk çeşmesi dilek çeşmesi gibi:) Görüntü mimari harika. bu sene bakımda olduğu için kapalıydı ama yine de paramızı attık. Aşk çeşmesine üç şey için para atılıyor. Tek para atarsanız Roma'ya tekrar gelmek için atmış oluyorsunuz, çift para atarsanız evlenmek için, üç para atarsanız boşanmak için atmış oluyorsunuz. Eskiden papazlar kadınlar dul kalmasın diye kadınları boşanamazlarmış. Bunun içinde dilek dilermiş kadınlar :) Çeşmeye arkanızı dönüp soldan sağ omuzun üzerinden atılıyor para :)
Roma'da uğranacak ikinci durak İspanyol Merdivenleri. Yapımı 1726 yılında tamamlanmış ve 137 basamaktan oluşuyor. Adını merdivenlerin üst kısmında bulunan İspanyol büyük elçiliğinden almış. Üzerinde oturmak için yer bulmak sıkıntı. herkes fotoğraf derdinde:) Merdivenlerin hemen önünde gemi şeklinde bir çeşme bulunuyor. Bu çeşmeyi Bernini oğluyla beraber yapmış. 1598 yılında Tiber nehri taşmış ve tüm meydan sular altında kalmış. sular çekildiğinde ortada sadece bir gemi kaldığı için bunu temsilen çeşmeyi gemi şeklinde yapmışlar.
Başbakanlığın ilerisinde ki yolun dört köşesinde dört çeşme var. Mevsimleri simgeliyorlar.
Roma'da bulunan kocaman yuvarlak bir hapishane var. Altından Vatikan'a geçit bulunuyormuş. Vatikan'da bulunanlar bu geçiti kullanarak geçerlermiş hapishaneye.
Ve Collesium tabi ki. Collesium bir arena, imparatorlar halkın eğlenmesi için burada gladyatörlere dövüşler düzenlermiş. Oldukça büyük ve hala ayakta. Bir kısmı yıkılmış ama büyük kısmı ayakta. iki kata çıkmaya izin veriliyor. 2007 yılında dünyanın yedi harikasından biri olarak seçilmiş.
Ufak Notlar
İtalya'da genel olarak hırsızlık olayları çok oluyormuş, bunun için aman dikkat. Çantalarınıza sahip çıkın. Pasaportunuzun bir fotokopisini bavulunuza koyun olursa çaldırır ya da kaybederseniz fotokopiden faydalana biliyormuşsunuz.
Hemen hemen her şehirdeki restaurant ve cafelerde hiç birşey yemeseniz bile kişi başı 2-3 hatta 5 euro oturma parası alıyorlar. onun için çoğu cafede insanlar ayakta kahve içiyor. buradaki gibi hemen oturmayın eğer niyetiniz yoksa dondurmanızı tiramisunuzu ayakta yiyebilirsiniz. :)
Müzeleri gezmek için 2-3 saat kuyruk bekleniyor. Çoğu turist sabah 5'te kuyruğa giriyormuş. Ama önceden bilet alma ya da rezervasyon yaptırılan müzeler var. Onun için gezi planınızda ki müzeleri internetten araştırıp biletlerinizi alın derim.
Yemek olayı biraz pahalı İtalya'da ama pratik atıştırmak için dilim pizza satan çok dükkan var. Gezerken göreceksinizdir. İnsanlar ellerinde pizza kemirerek geziyor:)
Kahvaltı kültürü bizimki gibi değil malum, kalacağınız otelin kahvaltıda ne verdiğini öğrenin derim belki ufak tefek bir şeyler alarak ilave yapabilirsiniz.
Aklımda kalanlar bunlar. Gerçekten İtalya'ya bayıldım ama bir hafta yetmedi hemde hiç. Özellikle Venedik, Floransa ve Roma ayrıca 3'er 4'er gün gezilecek yerler.
Biz haziran ayında yaptık gezimizi hava oldukça iyiydi ne çok sıcak ne de soğuk. Temmuz ve Ağustos'ta gezi zor oluyormuş, aşırı sıcaktan dolayı aklınızda bulunsun:)
Mutlu kalın.. Aşkla kalın... :) :)
Toskana Bölgesi
Aslında Pisa'ya yaptığımız ziyaret ile Toskana bölgesine giriş yapmış olduk. Toskana bölgesi manzarası ve kültürel sanatsal mirasları ile ünlü. Bölgedeki altı yer UNESCO tarafından korumaya alınmış. Toskano kırmızı şarapları ile nam salmış durumda bir de ev yapımı makarnaları var tabi ki. Otobüsle yaptığımız yolculuk sırasında üzüm bağlarını bol bol gördük. Birde zeytinyağları var meşhur olan. Gerçek yedi göbek Toskanalı birine hediye olarak şarap ve zeytinyağı görülmesini saygısızlık sayarlarmış. İtalyanların genelinde bir kompleks var zaten:) Deri ürünleri de görülmeye değer. Uygun fiyata bir şeyler alabilirsiniz :)
Lucca
Lucca Madame Butterfly'ın yaratıcısı Puccini'nin memleketi. Toskana bölgesinde yer alıyor. Şehri çevreleyen genişliği 4-5 metre olan surlar var. Bu surların üzerinde yürüyüş yapılıyor bisiklete biniliyor ve tabiki manzara izleniyor. Surların ön kısmı alabildiğine yeşillik. 12. yy'ın en yüksek kulesi Lucca'da bulunuyor.
Puccini |
12 yy.'ın en büyük kulesi |
Surların üzerinden görüntü |
San Girmione
23 kuleli şehir olarak geçiyor. Şuanda ayakta 14 adet kule kalmış. 13 aile yaşıyormuş zamanında. Şuanda ziyaret sebeplerinin başında ödül almış dondurmacıdan dondurma yemek geliyor. Zaten kuyruktan anlaşılıyor meşhur olan hangisi :) Meyveden yapılıp katkı maddesi konulmadığı için dondurma çok katı değil. Elinize aldığınız gibi yemelisiniz:) Evet güzel ama bizim Maraş dondurma yarışmaya girmedi herhalde :) Pek şansı olmazdı diye düşünüyorum :) San Girmione et kesme tahtaları ve porselenleri ile ünlü.
Meşhur Dondurmacı |
Siena
Siena'da bulunan Campo Meydanı İtalya'nın en büyük meydanı. Bu meydanda yapılan at yarışları ile ünlü bir şehir. Zamanında bu meydan 9 zengin aile için yapılmış. Meydanda dokuza bölünmüş. Şuanda da dokuz belediyeyi temsil ediyormuş. Siena makarna, şarap ve derisiyle ünlü. Deri çantalar oldukça uygun:) Bakmadan geçmeyin. :)
Zamanında yapılan at yarışlarının fotoğrafı |
Floransa
İtalya'nın açık hava müzesi olduğunu söylemiştim, Floransa bu konuda ipi göğüslüyor, çok fazla eser var Floransa'da. İnsan bakmaya yetişemiyor. Floransa Da Vinci, Mikelenjelo gibi ünlü sanatçıların doğup büyüdüğü şehir. toprakları yetenek serpmiş insanlarına resmen. Eserleri gördükçe sanatçı bu insanlar deyip duruyorsunuz :)
Floransa'da 12 yy'dan itibaren 600 yıl Medici ailesi hüküm sürmüş. Şehri onlar yönetmiş. Aslında tefecilik yapıyorlarmış ama İtalya'ya ve Floransa'ya bankacılık sistemi bu aile ile gelmiş.
Medicilerin "U" şeklindeki ofisi |
Medicilerin kuyumcuların üzerindeki geçiti |
Şehrin merkezinde ki meydana Mediciler kendi zaferlerini temsilen heykeller yaptırmışlar. Sadece bir heykel Medicilerin aleyhine yapılmış. Mikelenjelo'nun yaptığı Davut heykeli Medicilere karşı yapılan meydanda ki tek heykel.
Davut Heykeli |
Malum İtalya'ya gelipte tiramusi yemeden olmaz, tiramisu içinde rehberimizin dediğine göre en iyi adres Floransa'da ki "Gilli" adındaki pastane. gerçekten lezzet muhteşem. İtalya'da başka yerlerde de yedik tiramisuyu bazıları kötüydü bazıları fena değil ama burada ki gerçekten süperdi :) Tavsiye ederim:)
Floransa'yı gezmek için bir günden epey fazlasına ihtiyaç var. Meydanda ki Douma, heykeller ve sanat dolu ara sokaklar. Turla gidildiğinde koştur koştur oluyor gezi ama Floransa ehli keyif tadını çıkarak gezilmesi gereken bir şehir. İnsan doyamıyor. Bayıldım buraya. Yeni bir şey yok neredeyse her yer eski ve çok güzel korunmuş.
Hediyelikler alabileceğiniz sergiler var, deri çantalar burada da oldukça bol ve uygun fiyata.
Nemi Köyü
Albama Gölü |
Nemi köyünün neyi meşhur otobüsten iner inmez anlaşılıyor. Evlerin üzerinde bile çilek resimleri var. Dağ çileği ile yapılan likörler, reçeller turistleri bekliyor.
Nemi Köyü Castel Goldolfo'da Albama gölüne bakıyor. Albama gölü dipsiz göl olarak geçiyor. Bir krater gölü ve kükürt sabunu çıkartıyorlarmış. Göl manzarası muhteşem. Fotoğraf çekme yarışı yaşanıyor.
Albama Gölü |
Göle doğru giderken sağda bir dükkanda çilekli tartolet yedik, tur şirketi birer tane ikram etti arkadan hepimiz kökünü kuruttuk. tarifini vermiyor tabi ama çok güzeldi. Üzerine de dağ çileklerinden koymuşlar, kreması falan tadı damağımda :)
Çilekli Tartolet |
Pompei
Pompei Vezuv yanardağı eteğinde yer alıyor. Vezuv yanardağı ilk kez patladığında zenginler altınlarını alıp gemilerle kaçmışlar. İkinci patlama daha büyük bir patlama olmuş ve Pompei yok olmuş. Her yeri kükürt kaplamış, oksijen kalmamış ve insanlar boğularak ölmüşler. Üzerlerine de lavlar gelince taşlamışlar. Pompei M.S. 300 yılında yapılan su kemeri inşaat çalışmaları sırasında bulunmuş.
Mezarlar |
Genel Ev Odası |
Taşlaşmış heykel |
Pompei bizim Efes gibi kalıntıların olduğu bir antik kent. Napoli'ye bağlı. Tiyatrosu var, gladyatörlerin okulu, gladyatörlerin dövüş yerleri, genel evler, evler ve bar var. Taş kesilen insan heykelleri, bebek ve bir de köpek heykeli var. Denizcilerin çapkın olduğu o zamanlarda da malummuş ve Napoli limanına yanaşan gemilerden inen denizciler genel evleri yollardaki simgeleri takip ederek buluyorlarmış :)
Pompei'ye giriş biraz sıkıntılı ya bir rehber gerekiyor (kendi rehberinizden hariç oranın rehberlerinden biri olacak) ya da kulaklık almanız gerekiyor.
Napoli
Napoli eski bir şehir. Çok bakımsız biraz virane gibi geldi açıkcası bana. Sahil kısmına inemedik yorgunluktan ama inen arkadaşlar sahil kısımlarını beğenmişler. Tatil içinde o taraflarda uygun sahiller varmış.
Castel Nuavo kalesi dikkat çeken bir yapı. oldukça ihtişamlı bir görüntüye sahip.
Napoli'de hırsızlık olayları çok oluyormuş. Hatta hırsızlık okulu var dediler :) Çantalara sıkı sıkı yapışın:)
Vatikan
Vatikan kubbesinin dışını Mikelenjelo içini ise Moderno yapmış. Vatika'nın için heykel dolu. duvarların tamamı hem işleme he mede büyük küçük yüzlerce heykel var. Çok ihtişamlı. Hangi birine bakacağınızı hangisinin fotoğrafını çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Beğenmemek mümkün değil.
İsviçreli Askerler |
Roma
Roma çeşme ve meydan kenti. Adım başı çeşme ve meydan var. Ayrıca İtalya'da en çok kilise Roma'da bulunuyormuş. Ama herkes kendi evinin bulunduğu mahallede ki kiliseye gidermiş. Çok kurallılar çok :)
Roma'da ki aşk çeşmesi dilek çeşmesi gibi:) Görüntü mimari harika. bu sene bakımda olduğu için kapalıydı ama yine de paramızı attık. Aşk çeşmesine üç şey için para atılıyor. Tek para atarsanız Roma'ya tekrar gelmek için atmış oluyorsunuz, çift para atarsanız evlenmek için, üç para atarsanız boşanmak için atmış oluyorsunuz. Eskiden papazlar kadınlar dul kalmasın diye kadınları boşanamazlarmış. Bunun içinde dilek dilermiş kadınlar :) Çeşmeye arkanızı dönüp soldan sağ omuzun üzerinden atılıyor para :)
Aşk Çeşmesi |
İspanyol Merdivenleri |
Hapishane |
Roma'da bulunan kocaman yuvarlak bir hapishane var. Altından Vatikan'a geçit bulunuyormuş. Vatikan'da bulunanlar bu geçiti kullanarak geçerlermiş hapishaneye.
Ve Collesium tabi ki. Collesium bir arena, imparatorlar halkın eğlenmesi için burada gladyatörlere dövüşler düzenlermiş. Oldukça büyük ve hala ayakta. Bir kısmı yıkılmış ama büyük kısmı ayakta. iki kata çıkmaya izin veriliyor. 2007 yılında dünyanın yedi harikasından biri olarak seçilmiş.
Ufak Notlar
İtalya'da genel olarak hırsızlık olayları çok oluyormuş, bunun için aman dikkat. Çantalarınıza sahip çıkın. Pasaportunuzun bir fotokopisini bavulunuza koyun olursa çaldırır ya da kaybederseniz fotokopiden faydalana biliyormuşsunuz.
Hemen hemen her şehirdeki restaurant ve cafelerde hiç birşey yemeseniz bile kişi başı 2-3 hatta 5 euro oturma parası alıyorlar. onun için çoğu cafede insanlar ayakta kahve içiyor. buradaki gibi hemen oturmayın eğer niyetiniz yoksa dondurmanızı tiramisunuzu ayakta yiyebilirsiniz. :)
Müzeleri gezmek için 2-3 saat kuyruk bekleniyor. Çoğu turist sabah 5'te kuyruğa giriyormuş. Ama önceden bilet alma ya da rezervasyon yaptırılan müzeler var. Onun için gezi planınızda ki müzeleri internetten araştırıp biletlerinizi alın derim.
Yemek olayı biraz pahalı İtalya'da ama pratik atıştırmak için dilim pizza satan çok dükkan var. Gezerken göreceksinizdir. İnsanlar ellerinde pizza kemirerek geziyor:)
Kahvaltı kültürü bizimki gibi değil malum, kalacağınız otelin kahvaltıda ne verdiğini öğrenin derim belki ufak tefek bir şeyler alarak ilave yapabilirsiniz.
Aklımda kalanlar bunlar. Gerçekten İtalya'ya bayıldım ama bir hafta yetmedi hemde hiç. Özellikle Venedik, Floransa ve Roma ayrıca 3'er 4'er gün gezilecek yerler.
Biz haziran ayında yaptık gezimizi hava oldukça iyiydi ne çok sıcak ne de soğuk. Temmuz ve Ağustos'ta gezi zor oluyormuş, aşırı sıcaktan dolayı aklınızda bulunsun:)
Mutlu kalın.. Aşkla kalın... :) :)
Beni instagramdan takip etmek için : @benimpastaevim_
Çok güzel anlatmışsınız, benim de anılarım tazelendi..
YanıtlaSilTeşekkür ederim:) Zamanla unutuluyor gezilen görülenler.. Bu sefer önlem aldım:)
Silİtalya en çok görmek istediğim yer. turla mı gitsem, kendim mi gitsem ona karar veremiyorum. müzelere gitmek isteyenler biletleri önceden alsın demişsin; tur müzelere götürmüyor mu? gondolda 1 kişi için mi 50-eur alıyorlar, 6 kişi toplam mı veriyor? bir de sakıncası yoksa hangi turla gittin ve kaça mal oldu bilgi verebilir misin? ay çok sordum galiba :) çok güzel anlatmışsın hemen rezervasyon yapasım geldi :) emeğine sağlık...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.. :) Bizim tur programımız çok yoğundu günde iki şehir üç şehir gezdik hep. Tur meydanları gösteriyor. önemli noktalara götürüyor, katedralleri gösteriyor ama müze gezmek falan yok programda. bir şehre gidildiğinde 1 ila 2 saat boş zaman veriliyor tercih yapacaksın ya şehri gezeceksin ya da bir müze kuyruğuna gireceksin şansın varsa sıra gelirse giriyorsun içeri. katedrallerde aynı şekilde dışarıdan görüyorsun içine girmek için yine bilet almak kuyruğa girmek gerek. gondollarda 6 kişi toplam 50 euro veriliyor. istersen 6 kişiden az binip yine 50 euro verebilirsin. biz joly turla gittik. mega italyaydı bizimki. Extra turların bir çoğu tura dahildi bizimkinde. 2 kişi 1100 euro tura verdik. sadece ben vize aldım eşimin vardı. Sabah kahvaltısı dahil tur parasına öğle yemeği akşam yemeği size ait oluyor. Biz toplam 7000tl civarı harcadık. tur detaylarını iyi incelemek lazım. aklında bulunsun. Her tur aynı rotaya sahip değil. Umarım yardımcı olabilmişimdir:)
SilProgram müthişmiş, ne çok gezmişsiniz, vallahi kıskandım :) emeğine sağlık bence çok faydalı notlar almışsın.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, gezerken telefona yazdım durdum sonra insan hatırlayamıyor bir sürü şeyi:) tur programımız aşırı yoğundu, extra turlara da katıldık gelmişken görelim diye diye ama son gün Roma'da uçak saatini beklerken yorgunluktan ağlayacak hale geldik:) kendimiz gitseydik bu kadar çok yeri gezemezdik o açıdan iyi oldu ama ayrıca sindire sindire gezilmesi gereken yerler var. :)
Sil